Dün izinliydim. Daha doğrusu check-up yaptırdım turp gibi çıktım. Sanırım o yüzden sıkılıyorum dedim ve erken biten check-up ın ardından evde koltuğuma uzanmış uyusam mı miss gibi diye aklımdan geçirirken lan günü mundar etme kaldır mabadını at kendini biryerlere diye geçirdim içimden.
İşte tam o esnada Trakya Moto Team grubumuzdan Hayati abi aradı , kendisine bir çanta sipariş etmiştik onun havalesini yapmış , tamam abi ilgilenirim dedim kapadım telefonu. Sonra yine açtım telefonu (bana yazdı ama olsun )
-Abii Uçmakdere'ye gidelim mi?
-Uçmakdere mi? Uzak değilmi orası?
-Bilmem ki abi?
-Tekirdağ'a gidelim çay içelim?
-Olur abi , oraya varınca sıkarsa maçamız devam ederiz?
-Hee öyle yapalım.
-Gökhan'ı da arayayım ben , müsaitse buluşuruz onunla da
20dk sonra bizim evin önünde buluşmak üzere anlaştık. Yeni aldığım depoüstü çantaya fotoğraf makinesinide attım , hem çantayı denemiş olurum dedim. Aşağı inip çantayı bağladım. Hazırlıklarımı tamamlamıştım ki Hayati Abi geldi. O montunu eldivenini giyene kadar ayaküstü biraz muhabbet ederken bende bir cigara tellendireyim dedim.
Hayati abi Milli Emlak bilmemneyinden emekli , Çorlu ve civarını iyi biliyor. Aga ara yollardan gidebiliyor muyuz dedim. Rınrınrın ana yoldan gitmeyelim , tezek koklayarak , hoplaya zıplaya köy yollarından gidelim dedim. Olur direk Tekirdağ içine çıkarız dedi ve teker döndü.
Böyle turdur , gezidir pek tecrübem olmadığı için , ruhumda belgeselcilikte olmayınca bu kısımlarda hiç fotoğrafımız yok.
İlk fotoğrafı bir tepeyi aşıp Tekirdağ'ı görünce çektim ;
Tamam kabul ediyorum kötü bir kadraj ama çok sıcaktı yahu
Ahanda pek Enduroist Karakaçan yanıyooor
Hayati BEDER abim
Bu da bildiğin Papatya işte ;
Yola çıkmadan önce Gökhan'la konuşup oraya vardığımızda araşırız demiştik. Tekirdağ sahildeki bir çay bahçesine kurulup Gökhan da gelince çaylarımızı yudumlamaya başladık.
Hadi dedim Uçmakdere'ye gidelim.
Gökhan hemen yan çizdi , aaa , eee ,ooo ,hımm,eee
Anlık gelişen bir olay olduğu için Gökhan'ın planlarını bozmamak adına çok ısrarcı olmadım tabi Hayati abi Gökhana baktı ne kadar yol dedi...
-38km abi
-Nası gidiyoruz?
-Dümdüz gidiyon işte abi. Aaa yok bi kaç yerden sapıyon.(bana doğru dönerek) Sen gittin mi hiç abi?
-Yaa gittim ama ben eve dönüş yolunu bile zor bulurum , hatırlamıyorum ki zaten o zamanda ormanda kaybolmuştum
- hehuhe nası kayboldun abi yaa Dur ya bende geleyim sizinle
-Yok olm sen bozma planını , tarif et sen gider geliriz biz.
- tamam abi , bak Kumbağ girişinden Naip köyüne sağa sapacan. Tuğla fabrikaları falan var sağlı sollu , sonra Mermer köyü , sonra Yeniköy , sonra Uçmakdere...
-Hah tamam kolaymış ya , ben o Naip tabelasını kaçırıyorum hep Hadi o zaman kalkalım.
-Kavşağa kadar bende geliyorum abi.
-oke
----------------------------------------------------------------------------------------------
Kavşakta Gökhan'dan ayrıldıktan sonra rahat bir sürüşle Barbaros sırtlarına kadar geldik manzara güzel olunca birkaç fotoğraf için durduk. Yalnız şunu farkettim fotoğraf manzarayı hiiiç yansıtamıyor , gezmek görmek lazım memleketi vallahi.
Yol üstünde bir yerlerden geçtik seriin ve yeşiil , missss....
Ve sonunda Uçmakdere...
Aşağı iniş yolu aynen bu şekilde , yeni yapmışlar. Ölümcül bir kışkırtıcılığı var , virajların büyüsüne kapılmamak elde değil.
Enduro motora binmiş alaman gavurları geçti yanımızdan tortortor , selam verdik , hoşgeldiniz cennet memleketimize , gezin görün , yiyin için , alın verin ekonomiye canverin , yaveş gidin , terli terli su içmeyin dedik.
Duymadılar tabi tortortor devam ettiler
Sonunda uçmadan dereye indik , bolca taş mevcut Kamp sabahları erken kalkmak zorunda değilsiniz bu sebebten ötürü.
Fotoğrafta aşağı inen yolu seçebilirsiniz , seçemezseniz de o sizin seçiminiz.
Bazı zamanlarda te o tepeden aşağı atlayan insanlar var , homoadrenalinus adı verilen bu tür bildiğimiz saphiensin evrimleşmiş hali , tembel dağcı ırkından türediği de rivayetler arasında bu ırkın...Yamaç paraşütü diyorlar yaptıkları şeye pehh...
Erken erken dönelim , dönerkende Muratlı üzerinden dönerek Hayati abimin köydeki bağ evine uğrayalım dedik. Ne gereği varsa Uçmakdere'den Balabanlı'daki bağ evine hiç durmadan yol aldık , bir dur soluklan bi cigara iç yolda dii mi ama
------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kendi evindeki eriklere kendi duvarından atlayıp dalan ender insanlardan biridir Hayati abim Anahtarı Çorlu'da unutmuş
Karakaçan
11 yıllık bir bahçe , ben çok beğendim
Pek sebzedir , meyvedir aram yok , zorla erik yedirdi bana. Anam anam anam ne güzelmiş bu mahsul yahu , sıfır ilaç , sıfır kimyasal. Tamamen bok takviyeli , güvercin boku
O gübre diyor ama bok işte bildiğin kuşboku
Ağacın cevizleri delikanlı ağaçmış
İhlamurlar altında
ve bağ evinin çatısından , bahçesiyle gurur duyan adam pozuyla bu gezintimiz de son buluyor ;
Bu çalınmış zamanımda , bana eşlik ederek çay paralarını ödeyen , zorla 10 kilo erik yoldurup bu harika lezzeti keşfetmemi , eşimle paylaşmamı sağlayan , hazırkıta yol arkadaşım Hayati BEDER abime çok teşekkür ederim.
Uçmakdere arkadaşlarla gidip , güzel yol alınabilinecek , kamp atılıp denize girilebilinecek bir yer. Merak edip gelirseniz yine gideriz
Canlar Makina , Canlar A.Ş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder